Biyografi

Sahabe Dü’sûr Bin El-hâris

Ğatafan kabilesinin reisi olub uzun künyesi Dü’sûr bin el-Hâris bin Muhârib, kendisi Ğavres el-Ğatafani diye tanınırdı. Bazı kaynaklarda Beni Muhârib’e nisbetle Muhâribi diye de anılır. Hicretin 3. yılı Rebiülevvel ayı Miladi 624-625 yılının ilk ayında Ğatafân Kalibesinin Beni Sa’lebe ve Beni Muhârib kollarına mensub bazı yağmacılar.

Dü’sûr Bin El-hâris Kimdir?

Baba Adı : Hâris bin Muharrib.
Anne Adı : Bilgi yok.
Doğum Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Bilgi yok.
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Bilgi yok.
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Bilgi yok.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Bilgi yok.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Dü’sûr bin el-Hâris bin Muharib Ğavres el-Ğatafani.
Lakap ve Künyesi : Ğavres
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.

 

Dü’sûr Bin El-hâris Hayatı:

Ğatafan kabilesinin reisi olub uzun künyesi Dü’sûr bin el-Hâris bin Muhârib, kendisi Ğavres el-Ğatafani diye tanınırdı. Bazı kaynaklarda Beni Muhârib’e nisbetle Muhâribi diye de anılır. Hicretin 3. yılı Rebiülevvel ayı Miladi 624-625 yılının ilk ayında Ğatafân Kalibesinin Beni Sa’lebe ve Beni Muhârib kollarına mensub bazı yağmacılar. Dü’sûr’un yaptığı bir plan uyarınca Necid bölgesinde Zûemer denilen yerde toplanarak Medine çevresindeki bazı yerleşim merkezlerine baskın yapmak istediler.
Bu baskını tertibleyen, Dü’sûr Gavres bin Hâris bin Muhârib-i idi. Resûlullâh (s.a.v) bu haberi alınca yerine, Hz.Osman’ı vekil bırakıb 450 kişilik bir kuvvetle Medine’den yola çıktı. Meka’yi ve el-Habis boğazını geçerek Zü’l-Kasa ya geldi. Orada Sa’lebe Oğulları’ndan Cebbar adında birine rastladılar. Ona:
Nereye gidiyorsun diye soruldu.
O da:
Medine’ye elbise almaya gidiyorum demişti.
Resûlullâh (s.a.v) ona:
Arkanda neler olub bitiyor, kavminden ne haber diye sorunca
Cebbâr:
Bir şey yok, fakat, Dû’sür bin Hâris’ın kavmiyle temas halinde olduğunu haber aldım dedi.
Resûlullâh, Cebbar’ı İslâm’a davet etti. O da Müslüman oldu, ve:
Yâ Resûlallâh! Onlar hiçbir zaman seninle karşılaşmazlar. Senin geldiğini duyunca dağ başlarına kaçarlar. Ben, sizinle geleyim onların gizlendikleri yerleri sana göstereyim
Gerçekten de Muhârib-i ler daha önce dağ kuytularına hayvanlarını gizleyib çoluk çocuklarını da dağ başlarına yerleştirmişlerdi. Ortaklıkta kimseler görünmüyordu.

 

Ashâb-ı Kirâm Karargah Kurması:

Resûlullâh (s.a.v), ve Ashâb-ı Kirâm, Züemer’de karargahlarını kurdular. Orada çok şiddetli sağnak yağmur yağıyordu. Resûlullâh (s.a.v)’in elbiseleri ıslanmıştı. Güneş çıkıb yağmur durunca, Vâdi’nin kuytu bir yerinde hacetini görüp elbiselerini kurutmaya gitti. İşini gördü elbiselerini bir ağaca serdi. Gölgesinde uzandı. Osıralarda da Bedeviler gizlendikleri yerden Resûlullâh (s.a.v)’i gözlüyorlardı.
Liderleri Gavres,e:
İşte senin istediğin fırsat! Muhammed tek başına, Onu öldürün-ceye kadar kimse duymaz
Dü’sûr Ğavres eline hemen keskin bir kılıç alıb:
Bekleyin ve seyredin dedi.
Yavaş, yavaş Resûlullâh (s.a.v)’ın yanına sokuldu. Resûlullâh (s.a.v) yalnızdı ve uzanmıştı. Birden Ğavres’i baş ucunda gördü. Ğavres kılıcını Resûlullâh (s.a.v)’e yönelterek:
Yâ Muhammed Sen benden korkmaz mısın dedi.
Resûlullâh (s.a.v)’de:
Hayır
Ğavres du defa da:
Yâ bu elimdeki kılıçtan dedi
Resûlullâh (s.a.v):
Hayır dedi.
Ğavres:
Şimdi söyle bakalım seni ellimden kim kurtarır
Resûlullâh (s.a.v):
Allâh Allâh’ım, beni Ğavres’in şerrinden koru dedi.
Birden Cebrâil (a.s), Ğavres’in göğsüne vurdu. Ğavres yere yıkıldı. Kılıcı da bir tarafa düştü. Resûlullâh uzandığı yerden doğruldu. Gavres’in kılıcını aldı ve Ğavres’in başı ucuna gelerek:
Ey Ğavres! Şimdi, sen söyle, seni, benden kim kurtaracak dedi.
Ğavres:
Hiç kimse, yâ Muhammed Fakat, ben şehâdet ederim ki, Sen, Allâh’ın Resûlüsün ve Allâh’dan başka ilah yoktur. Vallâhi, artık hiçbir zaman âleyhinde çalışmayacağım dedi, ve bir müddet Resûlullâh (s.a.v) ’ın yanında oturdu.

 

Câbir (r.a) der ki:

Birden sesler duyduk, oraya koştuk. Resûlullâh (s.a.v), bir bedevi Ğavres ile oturuyordu.
Ne oldu, yâ Resûlallâh?”deyince olayı bize anlattı…
Ğavres kalkıb giderken, Resûlullâh (s.a.v)’e:
Vallâhi, Sen, benden hayırlısın deyince;
Resûlullâh (s.a.v)’de:
Elbette ben buna senden daha layığım dedi.
Dü’sûr Ğavres kavminin yanına dönünce ona:
Hâni ne yaptın Yazık sana Fırsatı kaçırdın, eli boş geliyorsun
Ğavres:
Ben, şimdi size insanların en hayırlısının yanından geliyorum! Vallâhi ben, O’na kılıçla vurmak istemiştim, o, sırada gördüğüm uzun boylu ak benizli bir adam, göğsüme vurdu arkama yığıldım. Anladım ki O, gördüğüm, bana vuran Melektir. Allâh’dan ğayri ilâh bulunmadığına Muhammed’in’de O’nun Resulü olduğuna şehâdet getirdim. Vallâhi artık O’nun âleyhine toplantılar yapmayacağım dedi ve, onları da İslâmiyet’e davet etti. Ğatafan Seferi onbir gün veya bir ay sürmüştü.
Bu olayların Enmar, Ğatafan, veya Zâtü’r-Rikâ Seferi’nde olduğu da söylenir. Adını zikr ettiğimiz sahabinin âile bireyleri ve daha sonra neler yaptığı ömrünün nasıl geçtiği, nerede ve hangi tarihte vefat ettiğine dair elimizde, fazla bir bilgi maalesef yoktur.
Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh, onlardan razı olsun.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu