Biyografi

Sahabe Dırâr Bin Hattâb

Dırâr bin Hattâb, bin Mirdâs, el-Kureyşi şair bir sahâbi idi. Babası Hattâb, Kureyş kabilesinin bir kolu olan Beni Fihr’in reisiydi. Kendisi de Kureyş’in en iyi şairi ve cengâveri sayılırdı. İslâmiyetten önce meydana gelen Ficâr Savaşı’nda Beni Fihr’lerin bayraktarlığını yapmıştı

Dırâr Bin Hattâb Kimdir?

Baba Adı : Hattâb İbn-i Mirdas bin Kesir.
Anne Adı : Hind bint-i Mâlik el-Fihri dir.
Doğum Tarihi ve Yeri : Tarih yok. Mekke doğumludur.
Ölüm Tarihi ve Yeri : Hicretin 12. Miladi 633 yıllarında Yemâme Savaşları’nda şehid olduğu söylenir. (ihtilaflıdır.)
Fiziki Yapısı : Bilgi yok.
Eşleri : Bilgi yok.
Oğulları : Bilgi yok,
Kızları : Bilgi yok.
Gavzeler : Bilgi yok.
Muhacir mi Ensar mı : Mekkeli dir. Hicret edemedi.
Rivayet Ettiği Hadis Sayısı : Rivayeti var, sayısı belli değil.
Sahabeden Kim ile Kardeşti : Bilgi yok.
Kabile Neseb ve Soyu : Dırâr bin Hattâb İbn-i Mirdas bin Kesir bin Âmru bin Habib bin Âmru bin Şeybân bin Muharib bin Fihr bin Mâlik el-Kureyşi el-Fihri.
Lakap ve Künyesi : Bilgi yok.
Kimlerle Akraba idi : Bilgi yok.

 

Dırâr Bin Hattâb Hayatı:

Dırâr bin Hattâb, bin Mirdâs, el-Kureyşi şair bir sahâbi idi. Babası Hattâb, Kureyş kabilesinin bir kolu olan Beni Fihr’in reisiydi. Kendisi de Kureyş’in en iyi şairi ve cengâveri sayılırdı. İslâmiyetten önce meydana gelen Ficâr Savaşı’nda Beni Fihr’lerin bayraktarlığını yapmıştı. Uhud ve Hendek gibi muharebelerde Müslümanlara karşı savaşmıştı. Hendek Savaşı’nda Ğazvesi’nde Müslümanlar tarafından açılan hendeğin üzerin-den atıyla atlayıp geçen dört kişiden biri de o idi. Mekke’nin fethinde Müslüman oldu.
Hâlid bin Velid’in kardeşi Hişâm bin Velid, Devs kabilesinden birini öldürmüş, Dırâr bu kabileye gittiğinde Devsiler ona hücum ederek öldürülen adamın intikamını almak istemişlerdi. Zor durumda kalan Dırâr, Ümmü Cemil adlı bir kadının evine sığınarak hayatını kurtarabilmişti. Bu olay üzerine:
Ümmü Cemil’den bile vefalı sözüyle şöhrete kavuşan bu kadın, hayatını kurtardığı Dırâr bin Hattâb’ın Hz.Ömer İbn-i Hattâb’ın kardeşi olduğunu zannederek Medine’ye gitmişti. Hz.Ömer de:
Ben onun sadece din kardeşiyim. Kendisi ise ğazidir. Onu nasıl himaye ettiğini biliyoruz diyerek Ümmü Cemil’e yardımda bulunmuştur.

 

Kureyş’in En İyi Şairi Dırâr Bin Hattâb :

Kureyş’in en iyi şairi sayılan Dırâr’ın şiirlerinden yüz kadar beyit, çoğu İbn-i Hişâm’ın es-Sire’sinde olmak üzere günümüze kadar gelmiştir. Hz.Ömer (r.a) devrinde Hassân bin Sâbit ile karşılıklı şiir söyledikleri ve Hz.Ömer’in onun şiirlerinden hoşlandığı rivâyet edilmektedir. Şairliği yanında nükteli konuşan bir kişiliğe sahib olduğu da anlaşılmaktadır. İslâmiyet’i kabul etmeden önce Müslümanlarla yaptıkları savaşlardan bahis ile Hz.Ebû Bekr (r.a)’na:
Biz Kureyş’e sizden daha faydalı olduk, çünkü biz onları cennete gönderdik, siz ise cehennemen dediği bilinmektedir.
Hadis-i şerif rivâyet edip etmediği kesin olarak bilinmeyen Dırâr bin Hattâb’ın Yemâme Savaşı’nda şehid düştüğü kabul edilmektedir. Ancak bu görüşü benimsemeyen Hatib el-Bağdadi onun Medâin fethine katıldığını ve Dımaş’ta yaşadığını söylemekte, fakat ne zaman öldüğünü zikretmemektedir. İbn-i Esir ise bir taraftan Hicri 12. Miladi 633 yılında şehid olduğunu söylerken diğer taraftan Hicri 18. Miladi 639 yılına kadar çeşitli Irak şehirlerinin fehthinde bulunduğunu kaydetmek suretiyle çelişkiye düşmektedir. 

 

İbn-i Hacer el-Askalin ise şöyle anlatır:

İbn-i Hibban dedi: Onun sohbeti vardır. Kahraman ve şair idi. Babası döneminde Beni Fihr’in reisiydi. Bunu Zübeyr anlattı, dedi ki:
Dırâr kahramanlardandı. Kureyş’de ondan daha güzel şiir söyleyen yoktu. Ondan sonra şair İbn-i ez-Ziba’râ gelir
İbn-i Sa’d dedi:
Savaşlarda Müslümanlarla çetin savaşlar yapmıştı. Şöyle derdi:
Resûlullâh’ın Ashâbı’ndan on kişiyi hûriler ile evlendirdim
Onun hem Uhud hem de Hendek’te adı geçer. Sonra Mekke fethinde Müslüman oldu. Yemâme Savaşı’nda şehid düştü.
Hatib dedi:
Bilakis Medâin’in fethine kadar yaşadı ve Şam’a yerleşti
İbn-i Mende, onun biyoğrafisinde şöyle der:
Onun adı geçer, fakat hadis rivâyeti yoktur Ondan Ömer İbn-i el-Hattâb rivâyet etmiştir.
Ebû Nuaym, ardından itiraz ederek der ki:
Hiç kimse onu sahabe arasında belirtmediği gibi, Müslüman olanlar arasında da belirtmedi
Onun ardından İbn-i Asâkir itiraz etti ve doğru olan görüşün, İbn-i Mende’nin görüşü olduğunu söyledi.
Züheli, ez-Zühriyyât’ta Zühri, Saib bin Yezid’den rivâyetine göre dedi ki:
Biz, Mekke yolunda Abdurrahman İbn-i Avf (r.a), ile beraberken Abdurrahman, Rebâh bin el-Mu’teref’e şöyle dedi:
Haydi bize biraz şiir söyle
Hz.Ömer İbn-i Hattab bunun üzerine şöyle dedi:
Eğer söyleyeceksen Dırâr bin el-Hattâb’ın şiirini söyle dedi.
Ebu Ubeyde dedi:
Ebû Hüreyre’nin cemaatinden olan Ümmü Cemil ed-Devsiyye’nin meşhur olan iyiliğine gelince, şöyle izah edilebilir:
Hişâm bin Velid bin Muğire, Ebû Üzeyhir ed-Devsi’yi öldürdü. Ebû Süfyân’ın damadıydı. Kavmi bunu duydu ve Dırâr bin Hattâb’ı öldürmek için üzerine atladılar. Koştu Ümmü Cemil’in evine girdi. Ona sığındı. Onu bir adam gördü, hemen yetişib boynuna vurdu. Kılıcın yüzü kapıya düştü. Ümmü Cemil yüzlerine karşı dikildi, kavmine seslendi. O adamı alıkoydular. Derken Ömer İbn-i Hattâb ayağa kalktı. Ümmü Cemil onu kardeşi sandı, ben onun sadece İslâm kardeşiyim, o gazidir. Senin ona yaptığın işi bildik sonra ona misafir dir diye bağışta bulundu.
Bu da açık olarak onun Müslüman olduğunu gösterir. Şu halde Ebû Nuaym’ın itiraz etmesinin hiçbir anlamı yoktur.

 

Zübeyr bin Bekâr anlattı:

Dırâr’a yardım eden, Ümmü Gaylân ed-Devsiyye’dir
Onun hakkında Dırâr şöyle der:
Kadınları saçı başı dağınık boş otururlarken bana iyilik yaptığı için Allâh Ümmü Gaylân’ı iyilikle ödüllendirsin. Oğlu Avf’ı da öyle ödüllendirsin. Bana gerçekten oğlu Avf ile birlikte iyilik etmişlerdir dedi ki Avf onun oğludur.
Zübeyr, Dırâr bin el-Hattâb’ın Mekke fethi günü Resulullah’ı öven şiirini okudu:
Ey hidâyet Resûlü! Kureyş Kabilesi sana sığındı
Sığınma döneminde sana başvurdu.
Yer yüzü onlara dar gelip taptıkları gök ilahı’ndan onlara fayda gelmediği zaman Sana koştular!
Deve palanlarının halkaları kavim üzerine birleştiğinde, ve birbirlerine karşı musibet ve belâ çığırtkanlığı yaptıklarında
Hatta, Sa’d bin Ubade, Hacun ve Bahta ehlinin bellerini kırmak istiyordu demişti.
Mekke fethi sırasında Sa’d bin Ubade geçerken:
Ey Ebû Süfyan! Bugün, en büyük savaş günüdür Bugün, Kâbe’de savaşın helâl olacağı gündür! Allâh, bugün, Kureyş müşriklerini hor ve hâkir kılacaktır diyerek bağırdı.
Resûlullâh (s.a.v) Ebû Süfyan’ın hizasına gelince,
Ebû Süfyan:
Yâ Resûlallâh! Sa’d bin Ubade’nin ne söylediğini işitmedin mi? Sa’d bin Ubade, ne söyledi biliyor musun dedi.
Resûlullâh (s.a.v):
Ne söyledi diye sordu.
Ebû Süfyan:
Yâ Resûlullâh! Sen, kavmini öldürmeyi mi emrettin Sa’d ile yanındakiler, yanımızdan geçerken şöyle dedi:
Ey Ebû Süfyan! Bugün, en büyük savaş günüdür Bugün, haramın helâl olacağı gündür. Allâh, bugün, Kureyşlileri, hor ve hakir kılacaktır
Allâh aşkına! Kavmini bağışla Sen, insanların en iyisisin! En uslusu ve yumuşak huylususun En merhametlisisin Akrabalık hakkını en çok gözetensindir dedi.
Resûlullâh (s.a.v):
Hayır Ben, böyle emretmedim. Sa’d bin Ubade, yanlış söylemiş! Bugün, Allâh’ın, Ezanlar okutturmak, putları söküb attırmak suretiyle Kâbe’nin şanını yücelteceği bir gündür! Bugün Kâbe’ye örtü örtüleceği gündür Bugün, merhamet günüdür Bugün, yüce Allâh’ın, Kureyşlileri, İslâmiyet ile güçlendireceği, üstünleştireceği bir gündür buyurdu. 
Dırâr bin Hattâb da bu olayı kasd ediyordu.
Şübhesiz ki, en doğrusunu Allâh bilir. Allâh onlardan razı olsun.

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu