İslâm ülkelerinin dünya ticaretindeki payı, yüzde 93 artarak 3,43 trilyon dolar’a yükseldi. Buradan alınacak ders “İslâm Birliği” oluşturursak üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yok…
Türkiye’nin bir taraftan kendisini zaten istemeyen AB’ye “rest” çekerken, bir taraftan da ŞangHay’ı işaret etmesi, Türkiye’nin küresel dünyadaki yeni konumunu tartışmaya açtı. AB’nin alternatifi yalnızca ŞangHay olarak görülürken, atıl bırakılan D-8 ve İslâm Birliği gibi Batı’yı ve bâtılı kalbinden vuracak girişimler gözardı edilmeye devam ediliyor. Hâlbuki 57 İslâm ülkesinin kendi arasındaki potansiyel ticaret hacmi, maddi-manevi bir İslâm Birliği’nin gayet mümkün olduğunu kanıtlıyor.
Ne ab, Ne şangHay… Ümmetin ve insanlığın kurtuluşu İslam birliği’nde…
İSLAM ÜLKELERİ BİZ BURADAYIZ DİYOR
Küresel sistem içerisinde ülkelerin birtakım siyasi ve ekonomik işbirliğini öngören teşkilatlar, Türkiye için “çıkış kapısı” olarak görülüyor. İki kötüden birini seçmek yerine, “iyiyi inşa etme” ihtimali safdışı bırakılıyor. Hâlbuki siyasi ve ekonomik olarak büyük bir potansiyeli bünyesinde barındıran İslâm ülkeleri, ekonomik verileriyle “biz buradayız” diyor.
10 YILDA YÜZDE 93 ARTTI…
İSEDAK toplantıları için hazırlanan İİT ülkelerinin ticaret performansını yansıtan rapora göre, İİT’ye üye ülkelerin dünya ticaret pastasından aldığı pay son 10 yılda yüzde 93 arttı. 2005 yılında 1,77 trilyon Dolar olan söz konusu ticaret, geçen yılın sonunda 3,43 trilyon Dolar’a yükseldi.
RAKAMLAR İSLAM BİRLİĞİ’Nİ İŞARET EDİYOR
İslâm ülkelerinde önemli ticaret potansiyeli olmasına rağmen, BM Ticaret ve Kalkınma Örgütü’nün (UNCTAD) 2015 rakamlarına göre İİT ülkelerinin toplam ticareti dünya ticaretinin yüzde 10,33’ünü oluşturdu. Rakamlar İslâm Birliği’nin kurulmasının elzem olduğunu söylüyor. Örgütlü ve organize girişimlerle geliştirilebilecek olan bu istatistikler, çözümün kötüye yama olmakta değil, iyiyi inşa etmekte olduğuna işaret ediyor.